19 Mart 2012 Pazartesi

Sen Gittikten Sonra

Dostum,

İstanbul’dan ve sevdiğin diğer her şeyden uzak olduğun için sana 
dürüst olamadım. Sadece sevinçlerimi paylaşabildim, Üzüntülerimi 
tek başıma göğüsledim, dimdik durdum sana ve diğer herkese karşı. 
Tıpkı annemin öğüt verirken söylediği gibi; ne olursa olsun sen dik 
dur, durdum.

Senin buraları terk ettiğin günlerde, yarattığın boşluğu doldurmak 
için sevgilime daha da sıkı sarıldım. Hani sana her soğuk 
davrandığında ‘bunda ne buluyorsun?’ diyordun ya, işte o adam beni 
kimsenin yanında olmadığım kadar mutlu ediyordu. Bana her 
baktığında ellerim terliyor, dizlerim titriyor ve O’nun koynunda 
uyumanın beni ne kadar kadar mutlu ettiğini düşünüyordum.

Geniş omuzları, uzun boyu ve sevgi dolu kalbine başımı sımsıkı 
yaslayıp beni sarıp sarmalıyor, kimsenin bana zarar vermesine izin 
vermiyordu. Yanındayken diğer her şeyi unutuyor, dünya üzerinde 
O ve benden başka hiç kimse yokmuşacasına kokusunu içime 
çekiyordum. Bazen senin gibi düşündüğüm oluyordu, çevresindeki 
herkese karşı bu kadar soğuk duran bir insanda ben ne buluyordum 
acaba? Bu sorunun cevabını hala bulabilmiş değilim, artık 
aramıyorum zaten.

Sabahları uyanıp O’nu yanımda gördüğümde, dünyada bundan daha 
keyifli bir şey olamaz diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum.

Sabah uyandığında bir süre konuşmazdı, tıpkı benim gibi. Ama 
evden dışarı çıkıp arabaya bindiğimiz anda keyfi yerine gelir ve 
sohbet etmeye koyulurdu. Bazı sabahlar akşam için plan yapardık, 
bazı sabahlar ise maddi konulara kafa patlatırdık. Ne konuşursak 
konuşalım o yolun bitmesini hiç istemez ve kırmızı ışıklara 
takılmayı dilerdim. İş yerime geldiğimizde, arabadan inmeden önce 
beni mutlaka öper ve iyi bir gün geçirmemi dilerdi.

Öpücüğün sıcaklığından olsa gerek, arabayla ofis arasındaki 
mesafeyi nasıl gittiğimi hiç hatırlayamıyordum.

Bazen yoğun, bazende sakin bir günün ardından O’nu göreceğim 
günlerde saat geçmek bilmezdi. İşten olabildiğince hızlı çıkarak 
evime gider ve hazırlanırdım. O dakikarda sevgilim aramıyorsa 
telefonun çalması, sevdiğim programın yayınlanması, karnımın 
acıkması umurumda olmazdı, nasılsa akşam O’nun yanında ruhumu doyuracaktım.

Beni arayıp, gelmek üzere olduğunu söylediği her an tüm dünyayı 
unutup O’na koşardım.

Dostum, senin yokluğunda ben aşık oldum. Bu aşkın bana neler 
getirdiğini biliyorsun ama benden götürdüklerini ben bile daha yeni 
fark ediyorum.

Bir Dost..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder